Ne zaman başlamayı düşünsem (“neye başlamak?”, bu önemli değil, başlamak eylemi önemli burada) kafamda bu şarkı çalmaya başlar. Cümlenin ‘so’ gibi bir bağlaçla başlaması hoşuma gitmiştir hep. Şöyle derin bir soluk alıp söylenir ya ‘so’, bir öncelik ifade eder, and then begins our alabee. Alabee dedikçe de aklıma Edward Albee geliyor, bir oyununu okumuştuk; aklımda The Skin of Our Teeth diye kalmış ama double check edince fark ettim ki o oyun Thorton Wilder’ınmış, Albee’den Zoo Story diye bir oyun okumuşuz. The Skin of Our Teeth’i çok sevmiştim. İnsanın başlangıçtan (taş devri) beri hayatta kalma mücadelesinin bir hikâyesiydi bir nevi ve witty bir oyundu ki zaten büyük ihtimalle beynimde yer etmesini sağlayan da o olmuştur. Homerosvari bir digressiona girmeden asıl konuya geri dönsem diyorum ama digression demişken de o kelimeyi ilk Antik Yunan dersinde öğrendiğim geldi aklıma. Homeros herhalde digression eyleminin alamet-i farikasıdır. Neyse gerçi başa dönsem de bahsedeceğim şey Homerosla bağlantılı aslında. so begins our odyssey / and we begin our odyssey diyor ya Kevin Barnes, ben hiç başlayamayacağım herhalde kendi odyssey’me, hiçbir zaman başlayabilen bir insan olmadım. Doğduğumuz andan itibaren kendi odyssey’mizi yaşadığımız düşünülebilir belki. Ben öyle olduğunu zannetmiyorum. Gemimize binmiş okyanusta sürükleniyor olabiliriz ama İthaka’ya varma amacıyla yol almak için kendi İthaka’nı belirlemiş olmak gerekiyor. Bense sadece “so begins our alabee” diyebiliyorum ama o “alabee” nedir henüz bilmiyorum.
*of Montreal, The Sunlandic Twins
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder